17. yüzyılın önemli hattatlarından olan Hafız Osman, bir gün Beşiktaş’tan Üsküdar’a geçmek üzere bir kayığa biner. Yol bitmek üzereyken kayıkçı ücretleri ister. Fakat Hafız Osman o gün aceleyle çıktığı için yanına para almayı unutmuştur. Kayıkçıya; “Efendi, yanımda param yok, ben sana bir “vav” yazayım, bunu sahaflara götür, karşılığını alırsın” der. Kayıkçı yüzünü ekşitir ama başka çaresi olmadığı için söylene söylene yazıyı alır. Bir müddet sonra kayıkçının yolu sahaflar çarşısına düşer. Bakar ki yazılar, levhalar iyi fiyatlarla alınıp satılıyor. Cebindeki yazıyı hatırlar ve bir dükkana gösterir. Dükkan sahibi yazıyı alır almaz “Hafız Osman vav’ı” diyerek bu “vav”ı çok iyi bir fiyata satın alır. Kayıkçı bir haftalık kazancından daha fazlasını bu “vav” sayesinde kazanmıştır. Aradan biraz vakit geçer; bir gün Hafız Osman yine karşıya geçecektir ve tesadüfen aynı kayıkçıyla karşılaşır. Yol bitmek üzereyken yine ücretler toplanır. Hafız Osman da yol ücretini kayıkçıya uzatır. Kayıkçı “Efendi para istemez, sen bir “vav” yazıver yeter” der. Hafız Osman gülümseyerek ; “Efendi o “vav” her zaman yazılmaz. Sen dua et para kesemi yine evde unutayım” der.
(Esma E.)