Araç sahibiyseniz sizin de benim gibi radar cezaları ile başınız derttedir. Çünkü her radar cezası cüzdana vurulan bir darbedir ve bu cezaları önlemeye çalışmak hepimizin görevidir. Bakın ben radarlara karşı ne yapıyorum, sizinle paylaşayım:
Birinci yöntem uzun yolculuklarda gideceğim güzergahların radar noktalarını öğreniyorum. Radar yerlerini internetteki sözlükler ve trafik forumlarında açılan konulardan kolayca bulmak mümkün. İnternetten araştırmak uzun iş derseniz telefonlara kurulan radar uygulamalarından da radar noktaları bulunabiliyor.
İkinci yöntem karşı şeritten gelen vatandaşların selektör uyarılarını dikkate almak. Benim için radar veya trafik kontrol noktası olması fark etmez; eğer karşıdaki sürücü uyarıyorsa hemen kendime ekstra çeki düzen verir ve daha dikkatli sürerim.
Üçüncü yöntem yeni uygulamaya giren otobanlardaki hız koridorları. Burada iki denetleme noktası arasındaki ortalama hız hesaplanıyor, ve o iki nokta arasında belli bir ortalama hızı aştıysanız ceza yemeniz kaçınılmaz. Ben de hızlı gittiğimi düşündüğüm anlarda bir süre kenara çekip kısa molalar vererek yolculuk süremi uzatıyorum. Böylece hem ceza riski sıfırlanıyor, hem de bir miktar dinlenmiş oluyorsunuz.
Dördüncü yöntem şehir içlerindeki en işlek caddeleri kullanmamaya özen göstermek. Yaşadığım şehirdeki radar noktalarını ezberlemek zaten kolay iş; o caddeyi kullanmayarak önlemimi alırım. Ama bilmediğiniz şehirlerde de eğer iki alternatifiniz varsa, ana yol olmayan alternatifi seçin ve riski azaltın.
Aslında şunu önemle ifade etmem lazım ki trafik cezasından daha büyük bir ceza trafik kazasıdır. Onun için üstteki dört yöntemi bir yandan da kazaları önleme amacıyla yaptığımı düşünüyorum; çünkü yolculuk öncesi güzergahı çalışarak, karşıdan gelen sürücülerin uyarılarını dikkate alarak, nizami molalar vererek ve alternatif yolları dikkate alarak hem cüzdanımı hem de sevdiklerimi koruyorum.
Beşinci ve son yöntem ise dikkatli sürmek ve hız limitlerini aşmamak. Çünkü vergilerin zaten yüksek olduğu cennet vatanımızda bir de trafik cezası yemek durduk yerde kendi kalemize atılan gol ve maddi yük demek.
(İ. Şeker)