Küçük bir el arabamız vardı dükkanımızın önünde. İşimize yaramadığı zamanlar ben oynardım onunla. Kollarından tutup etrafta dolaşırdım. Bir gün yine dolaşırken bir adam geldi; “Kullanabilir miyim?” diye sordu. Ben de tam bir büyük edasıyla “bedavaya olmaz” dedim. O da ilkin durdu, düşündü, sonra “al bakalım” dedi ve çıkarıp 2 Lira verdi. Bu benim için harika bir paraydı.
Ertesi gün el arabasının üstüne kiralık yazan ağaç bir plaka astım. Birdenbire sanki rüya gibi bir şey oldu. Herkes el arabamızı kiralamak istiyordu. Para yağmaya başlamıştı resmen. Temiz paraydı. Nakitti. Bir süre tıkır tıkır işledi bu iş.
Her rüyanın bir sonu var derler. Bir süre sonra dükkan battı el arabası gitti. Hayatta ilk paramı kazandığım bu iş de burada bitti. Çok üzülmüştüm ama olsun, bir kapı kapandığında bir başkası açılır. Eski güzel günleri anmaksa insanın tüylerini diken diken ediyor.
(Anıl Ç.)