Paranın Satın Alamayacağı Şey

Olay ben henüz ilkokul öğrencisi iken yaşandı. 10 yaşındaydım, ya da maksimum 12. O gün “akşam lunaparka gidiyoruz” demişti eniştem. Ama benim hiç param yoktu. Kardeşimde ve iki kuzenimde toplamda 3 lira vardı. Çocuk aklı işte, benim param olmadığı için ben lunaparka gidemem sandım. Bizim ekip, yani kardeşim ve iki kuzenim, benim de onlarla gitmemi haklı olarak çok istiyorlardı. Ben ise doğal olarak yıkılmıştım, üzüntüden kendimi eve kapattım, çünkü o muhteşem oyun aletlerine gidemeyecektim.

O zamanlar evdeki metal eşyalar bakkala götürülüp, terazide tartılarak kiloyla satılırdı. Yanlış bilmiyorsam onlar da geri dönüşüme gönderip öyle kazanıyorlardı. Ben evde hüznümü yaşamaktayken bizimkiler çıkıp dağ taş sokak sokak gezip demir aramış, toprakları kazıyıp toprağın altında kalan telleri çıkarıp içindeki ince metali çıkarmışlar, sağda solda ne metal buldularsa toplamışlar. Zafer kazanmışçasına bir sevinçle eve geldiklerinde üstleri başları kir pas toz toprak içindeydi. “Bak senin için bir sürü demir bulduk şimdi bakkala satıp para kazanacağız, akşam sen de bizimle gelebileceksin” dediler. Benim yüzüm birden renklendi tabii, içimde bir mutluluk patlaması yaşanıyordu, kendime gelmiştim, yaşasın akşama ben de lunaparka gidebilecektim.

Bizimkiler pür neşe bakkala gidip ellerindeki bütün metalleri sattılar, ama hurda metal çok para etmiyordu, tüm kazanç 350.000 lira (yani bugünkü parayla 35 kuruş) idi oysa jeton parası 1 liraydı ve bu para beni lunaparka götürmeye yetmiyordu. Dünya bir anda tekrar başımıza yıkılmıştı. Bütün uğraşları boşa gitmişti para yeterli gelmemişti. Sonuçta sırf ben gidemeyeceğim diye hepsi o akşam lunaparka gitmekten vazgeçti. Bunun üzerine biz de kazandığımız para ile eskimo dondurma alıp balkonda yedik. Konuştuk, dertleştik, güldük, ağladık, kendi aramızda güzel oyunlar oynadık. İşte şu an gözlerim dolu dolu yazdığım o samimiyet ve sadakat dolu günleri parayla satın almak mümkün değil.

(Cemre Ç.)

Markette poşete verilen para boşa gitmiyor

Son çıkan kanuna göre marketlerde poşetler artık 25 kuruş ücrete tabi. Geçen gün marketten epey bir alışveriş yaptım, yaklaşık 200 lira tuttu. Kasaya vardığımda aklıma her zaman cebimde taşıdığım bez poşetleri evde unuttuğum geldi. Kızdım kendi kendime, bunun bir maliyeti olacaktı. Kasada kaç adet poşet istendiği soruldu, aldıklarıma baktım, 4 yeter herhalde dedim. Poşetlemeyi yapıp arabama doğru yöneldim. Aldıklarımı bagaja yüklerken poşetlerden biri patladı, patlarken pirinç paketi aynı poşetteki et paketini yırttı, et yere döküldü. Hepsini yerleştireyim sonra eti alır evde yıkar yeriz diye düşündüm. Aynı anda başka bir poşet daha patladı, aldığım sıvı deterjanın kapağı açıldı yerde duran etin üzerine döküldü. Çıldırmamak elde değildi. Yani sonuçta siz siz olun, fazladan bir poşet daha almayıp risk alarak canım eti heba etmeyin. Poşet önemli.

(Semih K.)

Bir Vav Kaç Para Eder?

17. yüzyılın önemli hattatlarından olan Hafız Osman, bir gün Beşiktaş’tan Üsküdar’a geçmek üzere bir kayığa biner. Yol bitmek üzereyken kayıkçı ücretleri ister. Fakat Hafız Osman o gün aceleyle çıktığı için yanına para almayı unutmuştur. Kayıkçıya; “Efendi, yanımda param yok, ben sana bir “vav” yazayım, bunu sahaflara götür, karşılığını alırsın” der. Kayıkçı yüzünü ekşitir ama başka çaresi olmadığı için söylene söylene yazıyı alır. Bir müddet sonra kayıkçının yolu sahaflar çarşısına düşer. Bakar ki yazılar, levhalar iyi fiyatlarla alınıp satılıyor. Cebindeki yazıyı hatırlar ve bir dükkana gösterir. Dükkan sahibi yazıyı alır almaz “Hafız Osman vav’ı” diyerek bu “vav”ı çok iyi bir fiyata satın alır. Kayıkçı bir haftalık kazancından daha fazlasını bu “vav” sayesinde kazanmıştır. Aradan biraz vakit geçer; bir gün Hafız Osman yine karşıya geçecektir ve tesadüfen aynı kayıkçıyla karşılaşır. Yol bitmek üzereyken yine ücretler toplanır. Hafız Osman da yol ücretini kayıkçıya uzatır. Kayıkçı “Efendi para istemez, sen bir “vav” yazıver yeter” der. Hafız Osman gülümseyerek ; “Efendi o “vav” her zaman yazılmaz. Sen dua et para kesemi yine evde unutayım” der.

(Esma E.)

İyi Not Tutmak İyi Para Kazandırabilir

Öğrencilik insana çok keyifli denemeler yaptırıyor, üniversite yılları birdenbire daha da güzelleşiyor. Okulumuzun kırtasiyesinde ders notları satılıyormuş, bunu duyar duymaz çok enteresan bir para kazanma metodu olabileceğini anladım. Derslerde en güzel şekilde yazı yazıp çok iyi notlar tuttum, çünkü vize ve final dönemlerinden 2-3 hafta önce kırtasiyeci notları satın alıyordu. Sayfa başına küçük bir rakamdı ama bunu ders sayısı ile çarpıp bir de potansiyel öğrencileri hesaplayınca dönem dönem satış patlamaları yaşanabiliyor ve benim aylık mutfak masrafım çıkıyordu 🙂 Gençlere ışık tutmuş olayım.

(Emre Özdener)

Denemekten Zarar Gelmez

Geçenlerde 4 senedir kullanmakta olduğum iPhone 7 cep telefonum kullanım şartlarına daha fazla dayanamayarak batarya ömrünü tamamladı. Yetkili Apple Servisi yaklaşık 320 TL fiyat verdi. Dışarıda ne idüğü belirsiz merdiven altı yerler ise 150 TL civarlarında fiyat verdiler. Genelde her işimi önce araştırıp akabinde kendim yapmaya çalışmamdan mütevellit, bu konuyu da aynı şekilde çözebileceğime inandım. Avantajix kullanarak bir alışveriş sitesinden yorumları en iyi ve satışı en yüksek pili 100 TL’ye satın aldım. Video sitelerinde ve sosyal medyada pil değişimi ile ilgili gerekli videoları izleyerek kendi pilimi kendim değiştirdim. Tabii bu aşamada önemli olan nokta, hangi vidayı tam olarak nereden söktüğünüzü akılda tutmak. Bunun içinde kafa bandı takıp, Gopro Hero Session ile sökme işlemlerini kayıt altına aldım. Takıldığım yerde de kayıt altına almış olduğum videoyu izleyerek işlemleri tamamladım. Size tavsiyem şudur ki; eğer çözülmesi gereken bir iş varsa ve elinizin altında yeteri kadar kaynak varsa, denemekten zarar gelmez.

(Emre AKÇAY)

İkinci Elin Üçüncü Eli

Son zamanlarda insanlar kullandığı ve ihtiyacı kalmayan ürünleri gerek sadece belli kategoride satış yapan, gerekse her alanda satışın mümkün olduğu uygulama ve sitelerde satıyorlar. Hemen hepimiz buralardan alışveriş yaparken şaşırtıcı derecede uygun fiyatlı ürünler bulabiliyoruz. İşte bu tip çok düşük fiyatlı ürünleri takip edip, insanların acilen elden çıkarmak istediği şeyleri çok uygun fiyata alıp sonra da tekrar aynı yerde karınızı ekleyerek satışa çıkarmanız mümkün.

Neden böyle söylüyorum çünkü ben denedim oldu: Normalde markalı ve çok pahalı bir çok kutu oyununu beşte bir fiyatına alıp üçte birine satışa çıkardığım oldu. Hem oynadığım kar kaldı, hem de satıştan kar ettim. Tabii ki bunu sadece oyun ve oyuncak olarak değil, ev eşyaları ve giyim kuşam gibi kategorilerde de yapmak mümkün. Yeter ki bir fiyat mevhumunuz olsun ve neyi aldığınızda elinizde kalmayacağını bilin.

(A.C.Canan)

Neden Hiç Çay Zinciri Yok?

Her tarafı kahve zincirleri sardı. Starbucks, Nero, Gloria, Kahve Dünyası derken eskiden kahve sevmeyenler bile başladı çay yerine kahve içmeye. Halbuki biz çaya aşık bir milletiz. Fakat bırakın dünya çapında çay markası çıkartmayı, Türkiye de bile çay zincirlerimiz yok. Dünya kadar kahvehane ve kıraathanemiz var, ama neden yerli çay üreticilerimiz en azından bir tabelayla bile olsa markalaşmaya çalışmıyor?

Mesela böyle bir çay evi zinciri olsa, içinde çeşit çeşit çaylar, havalı bardaklar, cicili bicili dekorlar, mozaik pastalar kekler atıştırmalık kurabiyeler olsa, duvarda eğlenceli sloganlar yazsa; çayın bardağı 25 kuruşa mal edilip 10 liradan satılsa, sonra da ana konsept “çay” üzerinden dünyaya açılınsa… Kısacası bir girişimci milli içeceğimiz çayı, “çay konsepti” etrafında birleştirip dünya markası yapsa ve kazansa da biz de onunla gurur duysak… Güzel olmaz mıydı?

(H.D.)

Düğünde Takılan Altınların Geri Alınabileceği Sistem

Boşananlardan onlara düğünde taktığımız takı ve paraları geri alabileceğimiz bir mekanizmayı / sistemi / modeli / makineyi / konsepti / kuralı / aleti / düğmeyi / programı / yazılımı / örgütü / adeti / töreyi / sporu / oyunu / platformu / internet sitesini (artık her neyse onu) icat eden kişi, hem kral olur hem de iyi para kazanır diye düşünüyorum.

(Elif Y.)

Ekmeğini Taştan Çıkarmanın Güzel Bir Yolu

Yakın bir zamanda tanık olduğum bir olay bu fikri paylaşmama vesile oldu. Bahçesine bakım yaptıran yakınlarım, zeminin bir kısmını çim yerine taşla doldurmaya karar verdi. Bunun için azımsanmayacak bir ücret ödeyerek kiloyla taş aldılar. Sıradan taştan bahsediyoruz. Bu olayı takip eden bir zamanda deniz kenarındaki taşların da o satın aldıklarıyla aynı olduğunu, hatta komple kırmızı taşlardan oluşan bir sahilde çok daha güzellerinin bulunduğunu fark ettim. Gerek bu şekilde orijinal renkteki taşlarla gerekse düzgün şekilli sıradan taşları renklendirmek suretiyle müthiş bir ticaret yapılabilir. Göze hitap eden harika görseller oluşturulabilir ve hatta kiloyla satılabilir. Bu gayet yaratıcı bir hobi, keyifli bir uğraş ve anlı şanlı bir iş fikri bence.

(Baran Yıldırım)

Bayramda Milyonların İhtiyacı Olan Şeyi Bulun

Kurban Bayramı’nı fırsata çevirmenin yolunu da ben yazayım: Bayramda milyonlarca kişinin ihtiyacını bulun, kazanın. Nasıl mı, şöyle: Kurban münasebetiyle memlekete giden bir yakınım, geçen sene aynı dönemde köy halkının etleri kıymaya çevirmek istediğini ama etrafta yeterli kıyma makinesi olmadığını öğrenmiş. Dolayısıyla bayramda memlekete eli boş gitmemiş ve elde kıyma makinesi ile memlekete gidince kilosu 3 liradan neredeyse bütün köy halkının etlerini kıymaya dönüştürmüş. Eline geçen parayla yakınımın bayramı tam manasıyla bayrama dönüşmüş. Bayram gelince herkes masraf olacağını düşünür, ama bayramı fırsata çevirmek mümkün. Fikir şu: Aynı anda pek çok kişi aynı şeyi yapmaya kalkınca normalde yeterli olan kapasiteler yetmemeye başlıyor. Kurban Bayramı’nda da kıyma makinesi kapasitesi aynı anda kesilen dağlar kadar kurbanı kıyma yapmaya kesinlikle yetişmiyor. Herkese mutlu bayramlar.

(İsmail Göktaş)

Her akşam 3000 ila 5000 kişilik bir pazara ulaşın

Merhaba. Antalya’da yaşıyoruz ve mümkün olduğunca Konyaaltı Açıkhava Tiyatrosu’nda konser ve etkinliklere gidiyoruz. Hem Akdeniz’in sıcağı hem de tiyatronun yapısı nedeniyle deniz kenarındaki bu güzel yerde yaz akşamları keyifle oturmak çok mümkün olmuyor. Müdavimler bilir, hava inanılmaz basık ve nemli oluyor. Girişte satılabilecek yelpaze ve küçük pilli fan gibi ürünlerle tek seferde ve birkaç saat içinde 3000 ila 5000 kişilik bir pazara ulaşabilme imkanı sunuyor. Bu trafiği değerlendirmesini bilecekler için burada bir fırsat var diye düşünüyorum.

(Metin Arıduru)

Servisi Aramadan Önce Video Seyredin

Kombim arızalanmıştı, servis çağırdım tamir için, 350 lira istedi. Rakam yüksek geldi, düşüneyim dedim ve arızanın ne olduğunu sordum. Servis kısaca sorunu anlattı, ben “ısı sensörü arızalanmış” cümlesini not ettim, servis gittikten sonra internetten araştırdım, gerçekten bizim kombideki arızanın oluş şekli ısı sensörü arızasıyla örtüşüyordu. Isı sensörü kombinin neresindedir, nasıl değiştirilir diye yine internetten araştırdım ve kendim yapabileceğimi fark ettim. Bir kaç video seyrettikten sonra parçayı videolara bakarak söktüm ve malzeme satan bir dükkana gidip 40 liraya satın aldım. Yeni parçayı yerine taktım ve kombi çalıştı. Bir gün uğraşmıştım ama 310 lira da cebimde kalmıştı. Elinden iş gelen arkadaşlara bu gibi durumlarda araştırmacı olmalarını tavsiye ediyorum.

(Mesut Göde)